Tarihi MÖ 4. yüzyıla kadar dayanan Datça’da bulunan Knidos antik kenti, zenginliğinin yanı sıra erotizmiyle de ünlüydü. Knidos; Datça, Reşadiye yarımadasının batı ucunda, Tekir Burnu’nda yer alan Karia kentidir. MÖ 4. yüzyılda önde gelen sanat ve kültür merkezidir. Anadolu’nun en ilginç ve gizemli antik kentlerinden biridir Knidos. Nasıl ki Smyrna, İzmir, hem Ion hem de Aiol özellikleri gösteriyor ve bu yönüyle diğer batı Anadolu Grek kentlerinden ayrılıyorsa, Datça da öyledir. Hem Dor, hem de Karia özellikleri gösterir, hem kıta Yunanistan göçmeni Dor kabilelerinin etkisi var burada, hem de Anadolulu Karia özellikleri. Bu açıdan eşsiz bir kent. Ayrıca kentin stratejik önemi de yadsınmayacak derecede özel fakat, daha göze çarpan şey buranın antik dönemde tıpkı İtalya’daki Pompeii gibi seks turizminin batı Anadolu’daki merkezlerinden biri olması.
Cinselliğin uluorta konuşulamadığı Antikçağ’da, insanlar özgürce fanteziler kurabilecekleri yeri, Knidos olarak belirliyorlar. Öyle ki, bu cinsellik gizli, ancak çok da heyecan verici bir şekilde yaşanıyormuş. Genelev kalıntıları, Knidos’taki cinsel yaşamı günümüze taşıyan en önemli bulgular. O çağlarda genelevleriyle ün yapan kent, uzak diyarlardan gelen gemiciler ve Arap tacirlerin uğrak yerine dönüşüyor. Knidos’ta çıkarılan kandillerin çoğunda sevişen çiftler resmedilmiş.
Antikçağ yazarlarının eserlerinde de bu kandil turizminden bahsediliyor. Ünlü matematikçi, astronom ve filozof Eudoksos, dönemin en önemli heykeltıraşları Faroslu Skopas ile Bryaksis, İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostrates, Pers kralını amansız bir hastalıktan kurtaran hekim Ktesias, Knidos’ta yaşamış adlar… Homeros ve Thukydides , eserlerinde bu antik kentin yeri hakkında bilgi veren yazarlar arasında yer alıyorlar.
Bütün bunların ötesinde, burayı çok özel yapan şeylerden en önemlisi ve gizemlisi ise, daire şeklindeki Afrodit tapınağı. Grek dünyasında nadir rastlanan yuvarlak yapılı bir tapınak var burada. Yunanistan’daki Delphoi tapınağına benziyor. Tepede yükseliyor ve bir koyu görüyor zaten coğrafi olarak çok ayrıksı bir yerde yer alıyorken Knidos, bir de Grek uygarlığının en ilginç ve gizemli yapılarından birine sahip olması, Afrodit ile taçlanması daha da eşsiz kılıyor burayı.
Afrodit Tapınağı kalıntıları ve Datçalı Afrodit
Zamanın ünlü yontucusu Praksiteles’in beyaz, sert mermerden yaptığı eser, tanrıça Afrodit’in ilk çıplak heykeli. Kendinden emin, hafif açık dudaklarındaki tebessümle tüm cazibesini gözler önüne seren, çıplak, güzelliğiyle insanları mest eden bir heykel..
Gidilmeli, görülmeli, yorulunca da Datça içinde PHAROS Otel’de dinlenmeli. Zenginliği kadar erotizme olan katkılarıyla da ün salan Knidos’ta, kendi döneminin tek örneği olan çıplak Afrodit heykeli sergilenmekteydi ve diğer yunan şehirlerinden gelen turistler sıra dışı Afrodit heykeli’ni görebilmek için ulaşımı zor Knidos’u ziyaret etmekteydi. Heykelin, yıllar sonra, bir Bizans imparatoru tarafından İstanbul’a götürüldüğü ve birçok kopyasının yapıldığı rivayet ediliyor. Knidos’ta yapılan kazılarda, heykelden en ufak bir parça bile bulunamadı. Bütün bu ihtişamdan geriye, sadece, kalp şeklinde mermer kolonlardan oluşan bir yol kalmış durumda
Apollon Tapınağı’nın kalıntıları hala ayakta.
Halikarnassos’lu tarihçi Herodotos’un yazdığına göre , İÖ 6 yüzyılda Persler Knidos’u işgale gelecekleri zaman, Knidoslular şimdiki Gökova ile Hisarönü körfezleri arasında Balıkaşıran mevkine bir kanal kazarak kenti anakaradan ayırıp istilayı önlemeye kalkışmışlar. Ama kanalı kazmaya başladıklarında çok sayıda kaza olmuş ve sonunda yine Datça’da Delphoi’deki Apollon kehanet merkezine elçiler göndermişler. Tanrı Apollon elçilere demiş ki; “Sakın ki Berzahta duvar örmeyin, kanal da kazmayın. Eğer Zeus isteseydi orayı bir ada yapardı.” Datça’lılara antik çağlardan gelen uyarı. Datça’yı bozma.
Apollon Tapınağı Kalıntıları
Hem Dor hem de Karia etkisi ile inşa edilmiş Antik Knidos.
Datça’da Trekking yapmak, tarihin derinliklerinde gezinmek gibidir…
Datça Yarımadası yürüyüş yolu büyük kısmı koruma altındaki ormanlık ve makilikten oluşmaktadır. Eski Datça’dan güney ve batıya uzanan engebeli yürüyüş rotası koyları aşarak Knidos Antik Kenti ve yarımadanın ucundaki Deveboynu deniz fenerine uzanır. 12 Ege adası manzarası harikadır. Yarımadanın kuzeyinden geçen rotanın en dar kısmı Balıkaşıran’dır. Buradan Sedir (Cleopatra) Adası istikametine doğru bir yol bulunuyor. Akçapınar’dan başlayıp eski Muğla-Marmaris yolunu takip eden rota Akyaka’da sona erer.